Salgın nedeniyle herkes zorluk yaşıyor
Hong Kong'daki bu yıl ekonomik mücadele hikâyeleri yeterli değilse, kısa süre önce açıklanan "Hong Kong Yoksulluk Durum Raporu 2019", 2019'da zenginlerin çıkarlarının yoksulların çıkarlarından ayrıldığı konusunda daha fazla işaret veriyor. Bu sağlıklı bir toplumun reçetesi değil.
Ekonomi 2019'da durgunluğa girerken, yoksul olmayanlar yoksullarla aralarındaki gelir uçurumunu, son yoksulluk raporuna göre yıllık neredeyse 4 milyar HK doları (5616 milyon dolar) artırdılar. Eğer bu eğilim devam ederse, 2020-2021 yılında yoksulluk uçurumu on yıl öncesinin iki katına çıkacak, bu devam eden ekonomik krizinin yükünün orantısız biçimde yoksullar tarafından çekildiğini gösteriyor.
Hükümetin önlemlerini savunmak gerekirse, geçen yıl yoksulluk sosyal güvenlik yardımları gibi tekrarlanan nakit müdahaleleri ile önemli ölçüde azaltıldı. Son yoksulluk raporu müdahalelerden önceki yoksulluk rakamlarının "tamamen teorik varsayımlar" -bu son yıllık raporda 127 kez kullanılan yeni bir terim- olduğuna işaret ederek, bunun önemine işaret ediyor.
SALGIN NEDENİYLE HERKES ZORLUK YAŞIYOR
Ne yazık ki, müdahale öncesi yoksulluk durumu, ağır işleyen sosyal güvenlik yardımlarına ulaşma sürecinden etkilenenler için, sadece "teorik" değil. Devlet dairelerinin sadece birkaç gün dışında bütün ay kapalı olması nedeniyle CSSA'ya ulaşamayan insanlar olduğu konusunda haberler vardı. Lüks alışveriş merkezleri açıkken devlet dairelerinin neden kapalı olması gerektiğini anlamak çok zor. Kesinlikle bir erkeğin ya da kadının ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılama gücü lüks çantalar alma gücünden önce gelmelidir. Elbette salgın nedeniyle herkes zorluk yaşıyor. Yine de toplumda ek yardıma ihtiyaç duyan zayıf olanlara karşı anlayışlı olmalıyız.
Genç aileler okulların kapatılması nedeniyle zorluklar yaşıyor ve hizmet sektöründeki küçük işletme sahipleri ağır bedeller ödedi. Küçük işletme, topluluk hizmetleri ile okulların iyi desteklenmesi ve Covid-19 riskine girmeden çocuklar ve ailelere destek olması çok önemli.
Yoksulluk Durum Raporu büyüyen bir ekonominin asıl olarak yoksulluk sorununu azaltmakla ilgili olduğuna işaret ediyor, belki de bu halk kütüphaneleri, plajlar ve dışardaki spor alanları kapalıyken, kapalı alışveriş merkezlerinin neden açık olduğunu açıklar. Kesinlikle eğer Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) pozitif durumda olsaydı, o zaman yoksullukta geçen yılki gibi bir sıçrama olmazdı. Ancak geçen beş yılın her birinde GSYİH büyürken yoksulluk oranı da arttı, dolayısıyla yoksulluğun artışına zayıf ekonomik durumun neden olduğu iddiaları gerçekçi değil.
YUKARI DOĞRU HAREKETLENME
19. ve 20. yüzyıllarda, iktisatçılar toplumlarda göreli yoksulluk artışının ve azalışının, kaynak dağılımını yeniden düzenleyen kentleşme ve krizler nedeniyle (Malthuscu frenlemeler) olduğunu ileri sürdüler. Bunu uzayan sonra da kısalan bir akordeon gibi düşünebiliriz. Dünya Savaşları ve Büyük Bunalım'dan sonraki yukarı doğru hareketlenme arttığı için, 20. yüzyılın ortası bu teorinin savunulması için kullanıldı. Ama Fransız iktisatçı Thomas Piketty böyle devrevi eşitsizlik kalıpları teorilerini reddetti. Piketty verilerin eşitsizliğin gelişmiş ülkelerde sürekli arttığını ve 20. yüzyıldaki düzeltmelerin kararlı yukarı doğru eğilimi sadece geçici olarak düzelttiğini ileri sürdü.
1996 ile 2006 arasında, hem yoksulluk oranları hem de gelir eşitsizliği ölçüsü olan Gini katsayısı Hong Kong'da yavaş yavaş yükselmeye devam etti. Tek bir umut ışığı, ev sahibi olma fırsatlarını artıran ev fiyatları hızla düşmesi nedeniyle, 1999 ile 2005 arasında yüzde 46'dan yüzde 54'e çıkan mal sahipliği oranlarında görüldü. Ancak ev sahipliği oranları son yıllarda tekrar yüzde 50'nin altına düştü ve bu eğilimin tersine döneceğinin işaretleri de görülmüyor. Daha önceki durgunlukların aksine, ev fiyatları ve kiralar bu yıl yüksek oldu, bu da yukarı doğru hareketlenme konusunda çok az işaret verdi.
HÜKÜMET YOKSULLUK SORUNUNU HAFİFLETMEYE ÇALIŞIYOR
Yoksullar da, şirketler gibi, son zamanlardaki tek defalık nakit desteğinden yararlandı. Fakat, bireysel ve şirket desteklerinin farkı, iş dünyasının karşı karşıya olduğu sorun geçiciyken yoksulluk sorununun son 30 yıldır ağırlaşmakta olması. Nüfus sayımı verilerine göre, 1986'da yoksulluk oranı sadece yüzde 11,5 iken, 2000'lerde nüfusun beşte birinden fazlası oranına kadar arttı.
Hükümet yoksulluk sorununu hafifletmeye çalışıyor ve yıllık yoksulluk raporları müdahalelerin işe yaradığının kanıtı olarak hizmet ediyor. Ancak, geçen altı yılda olduğu gibi, müdahaleler öncesi yoksulluk oranları artmaya devam ederse, o zaman bu hızla su alan bir teknedeki suyu bir kova ile boşaltmaya çalışmaya benzer. Delikler kapatılmadıkça, durum sürdürülemez bir durumdur. Şimdiye kadar, asgari ücret ve az kalifiye işçileri koruma yasaları zayıf kaldı.
Bu yılki ek yapısal "deliklerden" biri firmalara destek verilme yolu ile ilgilidir. Bütün dünyada hükümetler firmalara öbür türlü işten çıkarılacak işçilerin ücretlerini sübvanse etme vaadiyle nakit desteği verdiler. Bu bazı zordaki küçük işletmelere hayatta kalmaları ve işçi azaltmaktan kaçınmaları için yardımcı olurken, mali sorunu olmayan birçok büyük firma işçilerinin çalışma saatleri ile ücretlerini azaltırken bu tür fonlardan yararlandılar ve parayı kendilerine sakladılar.
YOKSULLUK ORANLARININ ÖLÇÜLME BİÇİMİNİN SINIRLARI VAR
Hükümetlerin firmalara yaptığı ödemeler resmi işsizliğin azalmasına yardımcı oldu ama düşük işsizlik iş sahibi olanlar bile yoksul ve zayıf durumdayken sevineceğimiz bir şey değildir. Geçen yıl Hong Kong'da yoksulluğun artmasının yüzde 35'i, tekrarlanan nakit ödemelerinden sonra bile, üyeleri çalışan hanelerle ilgili idi. "Asya'nın Dünya Kenti" için, sıkı çalışmasına rağmen ailenin masasına ekmek koyamayan işçilere sahip olmak gurur duyabileceğimiz bir şey değil.
Yoksulluğa neden olan yapısal sorunları ele alacaksak, ilk adım ortada bir sorun olduğunu kabul etmektir. Toplum, iş dünyası ve hükümetin hepsi sorumluluk kabul ettiği zaman, o zaman bunun ardından etkili hafifletme önlemleri uygulayabiliriz. Yoksulluk oranlarının ölçülme biçiminin sınırları vardır, ama yıllık olarak yayınlanan sağlam yoksulluk verile ile sorunun sürekli olarak yıldan yıla kötüleştiğini görebiliriz.
Hükümetin acil ekonomik krize karşı tek seferlik önlemlerle tepki verme çabaları hayati ve takdire değerdir, ancak bunlar kısa dönemli önlemlerdir ve ele alınması gereken daha temel sorunları gözden kaçırmamamız gerekir. Hükümetin topluma ne yapabileceğimizi göstermesinin tam zamanıdır. Sadece varsayımsal olmayan, aksine 7,4 milyon Hong Konglunun günlük yaşamını etkileyen soruna somut ve uygun maliyetli çözümler bulmamız gerekiyor.chına daıly