Başkan´ın Mesajı
Türkiye ve Çin politik, ekonomik ve stratejik işbirliğini neden geliştirmeli? Küreselleşmenin ivme kazanmasıyla coğrafi uzaklıklar yerini tüm devletlerin birbirini etkilediği bir sisteme bırakmış, devletlerin kendilerini dış dünyadan soyutlamasını olanaksızlaştırmıştır. Güney Asya ve Pasifik bölgesi, bu yeni sisteme hızlı bir şekilde adapte olan bir bölgedir. 20. yüzyılın ilk yarısında bölgesel ve iç çekişmelerle mücadele eden bu coğrafya, yüzyılın ikinci yarısında silkelenmiş ve hızlı bir atağa geçerek dünyayı peşinden sürüklemeyi başarmıştır. Özellikle Çin, Hindistan, Güney Kore, Endonezya gibi ülkeler atağa geçmiş ve ekonomik açıdan dünyanın en ileri ülkeleri arasında yerlerini almışlardır. Çin’in “önderliğinde” oluşturdukları bölgesel iş birliği örgütleriyle de (APEC, ASEM, ASEAN, ARF gibi) ortak çıkarları etrafında bir araya gelmişlerdir. Genellikle ekonomik amaçla kurulan bu örgütlenmeler, daha sonra sosyo-kültürel bir boyut da kazanmıştır. Ayrıca, 2020’lerde AB’ye benzer bir Asya oluşumu kurmak için 16 ülke başkanı 2004 yılında Laos’ta buluşarak ortak bir hedef belirlemiştir. Bu gelişme, bölgesel kuruluşların hedeflerinin yalnızca yakın vadeli değil, uzun vadeli de olduğunu göstermektedir.
Dinamik olan dünya finansal ve ticaret sistemi, her ne kadar şu an için Batı odaklı olsa da, ileride kısmen yön değiştirip Asya üzerine yönelecektir. Bu nedenle de, Türkiye ve Çin, özellikle Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya ve Afrika’da çeşitli alanlarda ortaklıklar kurarak hızlı gelişen dünyadaki alternatifleri iyi değerlendirerek, hem siyasal hem de ekonomik açıdan pozisyonlarını güçlendirerek ikili ve çok taraflı ilişkilerini güçlendirmek zorundadır. Türkiye ve Çin, nüfusları, iş güçleri, yatırım potansiyelleri ve hızla gelişen ekonomileri göz önüne alındığında iki eski komşunun birçok konuda daha fazla işbirliğine gitmesi iki ülkenin gelecekte de kuracağı ilişkiler açısından son derece önemlidir.
Türkiye ve Çin, binlerce yıllık devlet geleneği olan uluslar olarak, kendi kaderlerini ve ulusal çıkar doktrinlerini ne kadar birbirine yaklaştırır ve uyumlu hale getirirlerse, dünya barışına ve refahına da o ölçüde katkıda bulunacaklardır. Bu inançla da Türk Çin Dostluk Vakfı da iki ülkenin birbirine daha fazla yakınlaşması ve çeşitli işbirliklerin geliştirilmesi için üzerine düşeni yapmak adına 2009 da yola çıkmıştır.