info@turkcindostlukvakfi.org.tr

+90 312 446 58 15

Tarih


Osmanlı İmparatorluğu (1299-1923)

Osmanlı Devleti, Osman Bey tarafından kuruldu. Osman Bey, uçtaki Oğuz beylerinin oy birliği ile başa geçti ve Anadolu’daki Türk beyliklerini birleştirerek kısa sürede Türk birliğini kurmayı başardı. Osmanlılar Bursa’yı fethedip başkent yaptıktan sonra Rumeli’ye geçti ve Orhan Gazi ile Sultan 1. Murad zamanında Balkanların önemli bir bölümüne hakim oldu. 1362 yılında Edirne fethedildi ve başkent, Bursa’dan Edirne’ye taşındı. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethederek (1453) Bizans’ın varlığına son vermesi ise Orta Çağ’ı bitirip Yeni Çağ’ı başlattı.

Osmanlı İmparatorluğu; Avrupa’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İspanyollar, Papalık, İngiltere, Polonya, Fransa ve Rusya; doğuda ve güneydoğuda Akkoyunlular, Timurlular, Memlükler, Safeviler ve Karamanoğulları devletleriyle mücadele etti. Varlığını 20. yüzyıla kadar sürdürecek olan üç kıtaya yayılmış bir cihan imparatorluğu kurdu. Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethederek hilafetin Osmanlılara geçmesini sağladı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında imparatorluğun sınırları kuzeyde Kırım’dan; güneyde Yemen’e ve Sudan’a; doğuda İran içlerine ve Hazar Denizi’ne; kuzeybatıda Viyana’ya ve güneybatıda Cezayir’e kadar tüm Kuzey Afrika’ya yayılımıştı.

İmparatorluk, 16. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Avrupa’ya karşı ekonomik ve askeri üstünlüğünü kaybetmeye başladı. 19. yüzyılda ise Rusya ile bazı Avrupa devletlerinin kışkırtmalarıyla Osmanlı topraklarında ayaklanmalar baş gösterdi. İmparatorluktan kopan Hristiyanlar bağımsız devletler kurdu. 19. yüzyıl boyunca süren reform çabaları da çöküş sürecini durduramadı. 2. Abdülhamid dönemine rastlayan 1. Meşrutiyet (1876)’in ilk kez Türkiye’ye Batılı anlamda bir anayasa kazandırması da işe yaramadı. “Jön Türkler” denilen aydınlar tarafından hazırlanarak 2. Abdülhamid’e kabul ettirilen bu anayasa ile Osmanlı Devlet’inde başlayan meşrutiyet yönetimi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’Nı bahane eden padişahın meclisi kapatmasıyla sona erdi.

Jön Türklerin muhalefet hareketiyle olarak gelişen İttihak ve Terakki Cemiyeti Meşrutiyet’i tekrar ilan ettirdi (1908) ve 31 Mart İsyanı’nı bastırarak iktidarı ele geçirdi. İtalyanlarla yapılan Trablusgarp Savaşı (1911-1912)’nın ve ardından Balkan Savaşı (1912-1913)’nın kaybedilmesi, iktidardaki İttihak ve Terakki’nin tek parti diktatörlüğüne yol açtı. Aniden Almanların yanında müteffik olarak girilen 1. Dünya Savaşı (1914-1918) ise imparatorluğun sonunu hazırladı. Savaştan sonra imzalanan Mondros Mütarekesi’nin ardından Fransa, İtalya, İngiltere ve Yunanistan, Kurtuluş Savaşı sürecine kadar Osmanlı topraklarını işgale başladı.

Osmanlı Kültür ve Uygarlığı

Osmanlı İmparatorluğu, görkemli bir kültür ve uygarlık mirası bıraktı ve aynı zamanda kendisinden önceki bütün Türk ve Türk olmayan ulusların kültür, sanat ve bilim birikimine sahip çıkarak uygarlık tarihine önemli katkılarda bulundu. Mimari, taş ve ahşap oymacılığı, çinicilik, süsleme, minyatür, hat sanatı, ciltçilik gibi sanat alanlarında değerli eserler ortaya çıkardı. Dünya siyasetinde yüzyıllarca etkili olan imparatorluk, çok geniş coğrafyadaki değişik din, dil ve milliyetlere mensup vatandaşlarına adil ve hoşgörülü davrandı. Din ve vicdan özgürlüğü sağlayarak, bünyesindeki ulusların kendi dil ve kültürlerini korumasına olanak verdi.

Cumhuriyet Tarihi

Devletin Örgütlenmesi ve İnkılaplar

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kazanılıp, Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Mustafa Kemal ilk iş olarak savaş sırasında kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerini birleştirerek, Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi)’na dönüştürdü ve fırkanın genel başkanlığını üstlendi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin amacı ülkeyi modernleştirmek ve model olarak benimsenen Batı sistemini, kurumlarını ve yaşam tarzını hayata geçirmekti.

29 Ekim 1923 tarihinde inkılapların en önemlisi kabul edilen Cumhuriyet ilan edildi. Ulusal mücadelenin önderi Mustafa Kemal, oy birliğiyle Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. İsmet Paşa (İnönü) da Başbakan olarak atandı. TBMM, Cumhuriyet’in ilanından dört ay sonra, hilafeti kaldırarak, Osmanlı hanedanı mensuplarının ülke dışına çıkarılmasına karar verdi (3 Mart 1924).

Modern bir devlet ve toplum yapısının oluşturulması için, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, bireylerin inanç ve vicdan özgürlüklerinin sağlanması gerekiyordu. Bu nedenle de bir hilafet kurumu olan Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak, Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Bakanlığı ve Evkaf Müdürlüğü kuruldu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile din okulları düzenine ve ikili eğitim yapısına son verilerek, tüm okullar ve eğitim işleri Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde birleştirildi. Adli Teşkilat Yasası ile şeriat mahkemeleri yerini bağımsız mahkemelere bıraktı. 25 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan Şapka Kanunu ile sarık ve fes giyilmesi yasaklandı ve “şapka” milli başlık oldu. 30 Kasım 1925 tarihinde tekke, zaviye ve türbeler kapatılarak tarikat unvanları kaldırıldı. 26 Aralık 1925 tarihinde uluslararası saat ve takvim düzenleri kabul edildi. 17 Şubat 1926 tarihinde Osmanlı hukukunun temel taşları olan Mecelle ve Şer’i Hukuk yerine “Türk Medeni Kanunu” kabul edildi. Buna paralel olarak Borçlar, Ceza ve Ticaret kanunları da çağdaş esaslar doğrultusunda yeniden düzenlendi.

Çok eşliliğin yasaklanması ve boşanmalar ve konusunda sadece mahkemelerin yetkili kılınması, kadın hakları konusunda atılan ilk önemli adımları oluşturdu. Kadınlar birçok Avrupa ülkesinden önce; 1930 yılında belediyeler, 1933 yılında köy ihtiyar heyetleri, 1934 yılında ise TBMM için seçme ve seçilme hakkı elde etti.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yeni bir Türk alfabesi hazırlandı ve Latin harflerinin kullanılmasını öngören yasa 1 Kasım 1928 tarihinde TBMM’de kabul edildi. 1931 yılında evrensel ağırlık ve uzunluk ölçüleri kullanıma girdi.

“Devletin dini İslam’dır.” Hükmü 1928 yapılan değişiklikle Anayasa’dan kaldırıldı. 1931 yılında Türk Tarih Kurumu, 1932 yılında Türk Dil Kurumu kuruldu. 1937 yılında ise Türkiye’nin bir laik devlet olduğu, Anayasa hükmü haline getirildi.