info@turkcindostlukvakfi.org.tr

+90 312 446 58 15

Çin´de Aile Yapısı


Çin, 1 milyar 300 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi durumunda. Nüfus artışını yavaşlatmak için Çin’de uzun süredir tek çocuk politikası uygulanıyor.

Çinli yetkililer ülkede uygulanan mevcut aile planlama politikasının sürdürüleceğini açıkladı.

Çin Kamu ve Personel Komisyonu Başkan Yardımcısı Vang Fıng, ''Ülkede nüfus ve insan kaynakları meselelerinin çözümü noktasında halen baskı oluşturucu unsurların yer aldığını fakat mevcut aile planlama ve tek çocuk politikalarında düzenlemeye gidilmesinin söz konusu olmadığını'' belirtti. Vang, aile planlama politikasında gevşemeye gidilmeyeceğini söyleyerek ''bu husustaki çalışmaların yoğunlaştırılacağını fakat değişimin öngörülmediğini'' ifade etti.
Vang, Çin’in yoğun nüfusu ve nüfus ile insan kaynakları arasındaki karşılıklı baskı unsurlarının halen büyük olduğuna dikkati çekti.

Çin’de yaşlanan nüfus ve iş gücü sıkıntısının yol açtığı problemler nedeniyle tek çocuk politikasında gevşemeye gidilmesi yönündeki görüşler artmıştı.

Son zamanlarda ülkede farklı alanlarda çalışan birçok akademisyen ve araştırmacı, merkezi hükümete tek çocuk politikasında gevşemeye gidilmesinin gerektiği uyarısında bulunmuş ve aksi takdirde Çin’de ekonomik ve sosyal bağlamda gelecekte yaşanabilecek zorlukların anlatıldığı kapsamlı raporlar sunmuştu.

60 yaş ve üzeri nüfusu 180 milyona ulaşan Çin, halen dünyada yaşlı nüfusu 100 milyonu aşan tek ülke konumunda. 2033 yılına kadar Çin’in 60 yaş ve üzeri nüfusunun 400 milyonu bulmasından endişe ediliyor.
Çin’in eğer son 30 yıldır tek çocuk politikasını uygulamadığı varsayılacak olursa, nüfusunun şu ankinden 400 milyon daha fazla olabileceği ifade ediliyor.

Eski çağlarda aile bağları, Çin toplumunun ekseniydi. Her dönemde kral ve imparatorlar, ailelerdeki istikrarın korunmasına büyük önem verirdi. Çinlilerin gelenek ve görenekleri uyarınca, büyük ve kalabalık ailelere saygı gösterilirdi. Böyle bir ailede, aile reisi ve eşi, annesi babasının yanı sıra, büyük annesi, büyük babası, oğlu, torunu vardı. Böyle 4, hatta 5 neslin tek çatı altında huzur içinde yaşaması, eskiden Çinlilerin gözündeki en ideal yaşam modeliydi, aileyi bölmek ise utanç verici bir eylem olarak kabul edilirdi.

Çin'deki geleneksel aile ahlakı, soy ağacını devam ettirmeye büyük önem verir, evliliğin esas amacının da nesli devam ettirmek olduğunu savunurdu.

Eski çağlarda Çin'de olsun, dünyanın başka yerlerinde olsun, üretim seviyesi yüksek değildi, ortalama ömür kısaydı, nüfus içindeki ölüm oranı yüksekti; bu nedenle, insanlar mümkün olduğu kadar, yüksek doğum oranını korumaya çalışırdı.

20. yüzyıldan beri, özellikle Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949 yılından sonra, Çinli ailelerde büyük değişiklikler meydana geldi. Bu değişiklikler şöyle sıralanabilir.

Birincisi, aileler küçülüyor: Kentlerde bir aile genellikle karı koca ile çocuklarından oluşuyor. Ancak kırsal kesimlerde büyük aileler hala mevcut. İkincisi kadınların konumu yükseldi: Evlilik özgürlüğü, bir koca bir karı ve erkek-kadın eşitliği gibi evlilik ilkeleri benimsendi, aşk evliliği şeklindeki yeni yaklaşım yaygınlaştı. Kadının boşanma ve tekrar evlenme hakları da güvence altına alındı. Üçüncüsü, karı ve koca ev işlerine birlikte karar veriyor. Ekonomik bağımsızlığı olan bir kadın, ailenin önemli işlerinde karar hakkına sahip oldu. Son olarak istikrarlı aile bağları ve yaşlılar ile çocuklara saygı gösterme geleneği sürdürülüyor.