info@turkcindostlukvakfi.org.tr

+90 312 446 58 15

Bahar bayramının habercisi La Ba Festivali


Çinliler iki gün sonra La Ba Festivali'ni kutlayacak.
Çin Ay Takvimi'nde yılın son ayı "La Ayı" olarak adlandırılıyor. Çin tarihinde La ayının 8. gününde insanlar atalarına ve ölümsüzlere tapar, bol mahsul dilermiş. Ayrıca o gün Budizm'in kurucusu Sakyamuni'nin Buda olduğu gün olarak biliniyor ve halen Budizm'in önemli bayramlarından biri olarak kutlanıyor.

La kelimesi, 3 anlam taşıyor: Biri karşılamak. Yani La ayı, eski yılın uğurlandığı ve yeni yılın beklendiği bir zaman dilimi. Bir diğer anlam avlanmaktır. La ayında insanlar ava çıkar ve atalara ve ölümsüzlere tapmaya hazırlık yapar; bu kelimenin bir diğer anlamı da hastalıkları önlemek ve baharı karşılamaktır.

Çok eski zamanlarda La Ba Festivali, atalara ve ölümsüzlere tapmak için düzenlenen bir törenmiş, bu tören geleneksel Ay Takvimi'ne göre yılın son ayında düzenlendiği için bu aya La Ayı adı verilmiş, törenin düzenlendiği gün ise La Günü olarak adlandırılmış.

Çin'de feodal toplumu birleştiren Qin Hanedanı'ndan (M.Ö.221-207) önce La Günü, son ayın 8. gününde değilmiş. Ancak Budizm'in Çin'e girmesinden sonra bu dinin Çin'de etkisinin artırılması için La Günü, Budizm'in kurucusu Sakyamuni'nin Buda olduğu gün olarak belirlenmiş. Güney ve Kuzey Hanedanları'na gelince La Ba Festivali, La Ayı'nın 8. gününe sabitlenmiş.

La Ba Festivali'yle ilgili Budist efsane

Hikayeye göre, 2 bin 500 yıldan daha uzun bir süre önce, eski Hindistan'da, bugünkü Nepal'de bir prens olan Gau tama Siddhartha, sosyal yaşamın hiç bir şeye yaramadığını düşünmüş, 29 yaşına gelince krallık ailesini terk etmiş ve rahip olmuş. 6 yıl süren zorlu öğrenme ve pratikten sonra günde sadece bir kabuklu pirinç tanesi ve bir buğday tanesi yediği için vücudu aşırı derecede zayıf düşmüş. Bir gün prens şunun farkına varmış: Dünyadaki insanlar maddi heveslerin peşinde koşar, dertlerinden kurtulup manevi ve bedensel açılardan özgürlüğe kavuşamaz. Bunun yanı sıra, kendisini aşırı zor koşullara bırakıp dertlerden kurtulmaya çalışırsa, bunun sonucu sadece bedenine acı vermek olur, bu durumda kişi Budizm'in özünü kavrayamaz. Sadece ve sadece, acıyı ve mutluluğu aynı anda bırakabilen bir insan Budizm'in özünü kavrayabilir.

Prens, oturduğu yerinden kalkıp yakındaki nehre girip vücudunu yıkamış. Onun Budizm'e adanmışlığından duygulanan iki çoban kız sığır sütüyle bir lapa haşlayıp prense sunmuş. Bir ay sonra sağlığına kavuşan prens, Buddh Gaya kentine gelip bir bodhi ağacının altında Budist oturuşu Vajrasana vaziyetinde oturmuş ve kendi kendine evrenin kuralları ve insanları dertlerden kurtarma yöntemlerini algılayıncaya kadar yerinden kalkmayacağına söz vermiş.

Prens bodh ağacının altında 48 gün oturmuş ve ertesi gün, yani La ayının 8. gününde yıldızlar gökyüzüne çıkınca aniden her şeyi algılamış ve Buda olmuş. O an gökteki ölümsüzler onu kutlamış, hayaletler bile bir an dinlenip kötülük yapmayı bırakmış, gökten çiçek yağmuru yağmış. Budistler, Sakya kavminden geldiği için prense Sakyaların azizi anlamındaki Sakyamuni ismini koymuşlar.

Zamanla La ayının 8. günü, Budizm'in görkemli şekilde kutlandığı bir bayram haline gelmiş, La Ba Festivali de bu günün adını almış. Festivalde her tapınak, sütlü lapa pişirip Budalara sunarmış. İşte bu yemek, La Ba Lapası'nın hikayesidir.

La Ba Lapası

Halk arasında La Ba Festivali'nde lapa yeme alışkanlığı bulunuyor. Bu alışkanlığın tarihi bin yıl önce Song Hanedanı (960-1279) dönemine kadar dayanıyor.

Çin tarihinde La Ba gününde saray, hükümet kuruluşları, tapınaklar veya sıradan aileler mutlaka La Ba Lapasını pişirirmiş; Qing Hanedanı'na (1644-1911) gelince bu alışkanlık daha da yaygınlaşmış. İmparator, imparatoriçe ve prensler vezirlere ve hizmetkarlara La Ba lapasını hediye edermiş, ayrıca tapınaklara pirinç ve meyve dağıtırmış. Sıradan vatandaşlar, La Ba Lapası yapar, atalara sunar, ardından birlikte paylaşırmış, bir kısmını da yakınlarına hediye edermiş.

Farklı bölgelerde lapanın malzemeleri farklı olur, ancak pirinç, akdarı, yapışkan pirinç, süpürge darısı ve mor pirinç gibi hububat; soya fasulyesi, kırmızı barbunya, yeşil fasulye, barbunya ve börülce gibi fasulyeler; hünnap, yerfıstığı, lotus tohumu, kestane, kurt üzümü, ceviz tohumu, üzüm ve gingko gibi kuru yemişler olmazsa olmazlardandır.

La Ba Festivali'nde diğer gelenekler

La Ba gününde Çinliler La Ba sarımsağı yapar. Bunun yapımı çok basittir; malzeme olarak sadece sirke ve sarımsak kullanılır.

Sarımsak tanelerinin kabukları çıkarıldıktan sonra sıkı kapanabilen bir kavanoz içine koyulur, ardından içine sirke doldurulur, kapağı kapandıktan sonra soğuk bir yerde bekletilir. Yavaş yavaş sirke içindeki sarımsaklar yeşillenir.

La Ba Festivali'nin arife gününde bazı yerlerde insanlar çelik bir leğene su doldurur ve buz tutmasını bekler, ertesi gün yani La Ba gününde buzu parçalar ve yer. Bu buzu yiyen birinin karnının bir yıl boyunca ağrımayacağına inanılıyor.

La Ba gününde Doufu, yani soya peyniri yapmak, Anhui eyaletinin Yi ilçesindeki geleneklerden biridir. Doufu güneşte kurutulduktan sonar havalandırılmış yere asılır, istendiği zaman Doufu ile yemek pişirilir. Susam yağı, sarımsak, soğan ve zencefil gibi malzemelerle karıştırılıp güzel kokulu bir soğuk meze elde edilir.

Başkent Beijing'deki La Ba Lapası en titizlikle hazırlanan lapa türüdür. Lapa içine pirincin yanı sıra, hünnap, lotus tohumu, ceviz, kestane, kırmızı fasulye, üzüm ve yerfıstığı dahil en az 20 çeşit malzeme koyulur, La Ba arifesinde pişirilir, kaynadıktan sonra kısık ateşte tüm gece pişirilir. Lapanın ancak La Ba sabahına gelindiğine piştiğine inanılır.

La Ba gününden itibaren, bahar bayramı havası günden güne yoğunlaşır.