Çin Ekonomisi Hızlı ve İstikrarlı Biçimde Büyüyor
Diplomatik çevreler, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)'nin 1970'lerin sonunda Batı'nın gelişmiş ülkelerine oranla yüzlerce yıllık gecikmişliği olduğunu söylüyorlardı. Şimdi diplomatlar ve ekonomistler, bu ülkenin son 30-40 yıl içinde birkaç yüzyıllık rötarı kapatmış olduğu konusunda görüş birliğindeler.
Bu mucize nasıl gerçekleşti? Çin'in büyüme modeli aslında basitti: Dış talebe bağlı, katma değeri düşük sanayi üretimi. Bu yolla olağanüstü bir başarı elde edildi. ÇHC'nin gayrı 20.02.2018 crı türk
Diplomatik çevreler, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)'nin 1970'lerin sonunda Batı'nın gelişmiş ülkelerine oranla yüzlerce yıllık gecikmişliği olduğunu söylüyorlardı. Şi
20.02.2018 cri türk
Diplomatik çevreler, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)'nin 1970'lerin sonunda Batı'nın gelişmiş ülkelerine oranla yüzlerce yıllık gecikmişliği olduğunu söylüyorlardı. Şimdi diplomatlar ve ekonomistler, bu ülkenin son 30-40 yıl içinde birkaç yüzyıllık rötarı kapatmış olduğu konusunda görüş birliğindeler.
Bu mucize nasıl gerçekleşti? Çin'in büyüme modeli aslında basitti: Dış talebe bağlı, katma değeri düşük sanayi üretimi. Bu yolla olağanüstü bir başarı elde edildi. ÇHC'nin gayrı safi yurtiçi hasılası (GSYİH), dünyanınkinin 1980'de %2'si kadarken, şu anda ABD'nin de önüne geçerek, %16,5'ine denk düşüyor. İhracatı, dünya toplam ihracatı içinde, 2001'de %4,3'ten 2016'da %13,8 oranına yükseldi. Gözlemciler, Çin'in zenginliğinin 2000-2015 arası 15 yılda 8,2 kat arttığını hesaplıyorlar.
Nitelik farklılaşması
Ülke, bu yöntemle yüz milyonlarca yurttaşını yoksulluktan kurtarmayı başardı. Ancak bu arada dışa dönük gelişme modeli zamanını doldurdu. Çin, artık gittikçe daha çok iç pazara yönelme aşamasında. Ücretler 20 yıldan beri yıllık %10-12 kadar artıyor. Kendi bünyesindeki ücret artışlarını göğüslemek için Çin, emek-yoğun sektörleri ücretlerin daha düşük olduğu Tayland, Filipinler, Vietnam, Malezya gibi komşu ülkelere kaydırıyor. Böylece bölgede yeni bir biçimlenme oluşuyor: "Merkez" ülkesi Çin ve onun "çevre" ülkeleri.
Çin, bundan böyle hizmet sektörüne ve sanayi sektöründe yüksek katma değerli üretime yönelmek istiyor ve bunu da başarıyor. Nitekim ekonomik büyümenin üçte ikisi hizmet sektörü kaynaklı. Ayrıca ekonomideki gidiş, uzmanların dediği üzere, Çin'i yakında dünyanın inovasyon fabrikası durumuna getirecek. Hükümetin finans politikası, emek-yoğun endüstriler gibi düşmekte olan alanların ve montaj fabrikalarının yerini bilgi girdisi yüksek ve teknoloji-yoğun üretimin alması sürecini teşvik ediyor. Nitekim son dönemde makine-alet üretimine yapılan yatırımlar sabit kalırken, robot ve dijital kumandalı makine üretimine yönelen yatırım %30'a yakın oranda artmıştır.
Pekin, hızlı kalkınma sürecinde yurttaşların tüketim eğilimine pek öncelik tanımamıştı. Şimdi iç pazara odaklanılarak, 1.370 milyon yurttaşın alım gücünün ve dolayısıyla da iç talebin artması sayesinde, gecikmiş gereksinimlerin doyuma ulaştırılması öncelikle ele alınıyor. Ekonominin, üretim yönünü iç piyasaya döndürerek yerli talebi doyurması amaçlanıyor. Aslında değişim, bir tür başkalaşım veya mutasyon kapsamında; Çin yönetimi, bunun için, Çin Komünist Partisi (ÇKP) öncülüğünde ve yön göstericiliğinde özel yatırımcıların dinamizmine güveniyor.
Aslında hane halkı harcamalarının GSYİH içindeki payı daha da büyümeye muhtaç; ancak bu arada yönetim, çağımızın beceriyle çözümlenmesi gereken önemli denklemini de göz ardı etmiyor: "Çevre ve iklim değişikliği sorunları ve gerçekten sürdürülebilir bir kalkınma". 2015 Paris Anlaşması ardından oluşan uluslararası gelişmeler ve ülkenin düşmeyen büyümesi, Çin'in söz konusu ikilemi başarıyla aşma yolunda bulunduğunu göstermektedir.
Küresel bakış
Çin'in yakın tarihi, bir bağımsızlaşma hareketi, kalkınmayı sağlayan reformlar ve Çin'in küresel güç olma süreçlerinin öyküsüdür. ÇKP 1921'de, ÇHC ise 1949'da kurulmuştu. 2017 sonlarında düzenlenen 19. ÇKP Kongresi, 2 adet yüzyıllık hedef saptadı: ÇKP'nin 100. yılı olan 2021 için orta refah toplumu ve etkin küresel oyunculuk; ÇHC'nin 100. yılı olan 2049 için tam refah toplumu ve küresel liderlik statüsü.
Çin halkına ruh veren kolektivist ulusçuluk, saptanmış bulunan bu hedefler doğrultusunda bir tür ulusal/iç dinamik oluşmasına elverecek ölçülerdedir. Ancak toplumsal çabaların gerçekleşmesi için ulus içi dinamiğin yanı sıra bir de elverişli dış dinamiğe gereksinim bulunduğu açıktır. Söz konusu dış dinamik, küresel yönelimin ve uluslararası konjonktürün uygun olması dolayısıyla şu an ÇHC'nin hedefleri doğrultusunda işlemektedir. 19. yüzyılda coğrafi olarak Atlantik Okyanusu'nda, Kuzey Amerika ile Avrupa arasında bir yerde bulunan dünya ekonomik ağırlık merkezinin, bu yüzyıl ortasında Asya'da, Çin ile Hindistan arasında bir noktaya kaymış olacağı biliniyor.
Bu yüzyıllık trend, küresel ekonomik faaliyetin hızla Asya'ya, Çin'e doğru yoğunlaşması eğilimini gösteriyor. Nitekim Xi Jinping önderliğindeki Çin, şimdiden dünyanın 2. büyük ekonomisi konumuna ulaşmıştır. Bu kalkınmanın temelinde piyasa ekonomisi ve sosyalist devlet yönelimi vardır. Öte yandan en büyük ekonomi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dünya lideri olma konumunu terk etmekte ve Donald Trump başkanlığında, başta Pasifik olmak üzere, dünyanın birçok bölgesinde Çin'in doldurduğu ve dolduracağı ekonomik alanlar açmaktadır. Dolayısıyla günümüz dünyasında, ÇHC'nin orta ve uzun dönemli hedeflerinin gerçekleşmesine uygun bir dış dinamik mevcuttur.
Büyümenin göstergeleri
Çin İstatistik Dairesi Başkanı Ning Jizhe, 2017 yılına ilişkin ekonomik verileri geçenlerde açıklarken bunların hepsini "beklenenden daha iyi" olarak niteledi. Ekonomik büyüme %6,9; 7 yıldır ilk kez bir önceki yılınkinden daha yüksek bir büyüme oranı. 13 milyon yeni istihdam olanağı yaratan bu büyümeye karşılık, tüketici enflasyon oranı bir önceki yıla oranla azalarak %1,6'da kalıyor. Öyle görünüyor ki, tüketici ekonominin sürükleyici gücü ve halkın hayat standardının yükselmesine yol açan bir talep yapısı var.
2017 yılı ekonomik performansı, yalnızca yılın başındaki "büyüme oranında düşüş" öngörülerini boşa çıkarmıyor; başarılı bir 2018 için de sağlam bir zemin oluşturuyor. Dış ticaret hacmi, 3 yıl aradan sonra, 2017'de %14,2 oranında artıyor. Ülkeye gelen dış yatırım, bir önceki yıla oranla %7,9'luk artışla 135 milyar dolarlık bir rekor kırıyor. Dolayısıyla, ülkeye giren yatırım tutarı, ilk kez 2017'de, ülkeden çıkan yatırım tutarını (120 milyar dolar) aşmış oluyor. Tümünü sayamayacağımız ekonomik göstergelerin hepsi olumlu olup "Çin'in hızla ve istikrarlı biçimde büyüdüğünü" gösteriyor.
Makroekonomik indikatörlerin yanı sıra bir de gözle görülen büyüme kanıtları var: Yapay zekada öncülük, robot üretimi, Çin Silicon Valley'i, elektrikli otomobil üretim ve kullanımında önderlik, uzay teknolojisinde gelişmeler ve bu arada ayın karanlık yüzüne iniş hazırlığı, örneğin Alman sanayi sektöründen 2017'de 15 milyar avroya yakın değerde şirket ve hisse devralımı; en çok patent, en çok gökdelen, en çok raylı ulaşım ve de her yeniliğin içindeki Baidu, Alibaba, Tencent, Xiaomi vb… Küresel ekonomi umudunu, Çin'de büyümenin hız kesmeyeceği beklentisine bağlıyor,
Bu ölçüde bir ekonomik büyümenin küresel bir etki alanı yaratması, kuşkusuz ki, kaçınılmazdı. Nitekim Çin, Afrika'nın en büyük yatırımcısı olma ve bu kıtada kültürel bir boyut edinmenin yanı sıra Latin Amerika'da da önemli bir ekonomik çekim gücü oluşturma yolunda. Öte yandan çağımızın İpek Yolu denen Kuşak ve Yol Girişimi, Çin büyümesinin uzantılarını Asya, Afrika ve Avrupa'nın bütününe taşımakta ve oralardan kendi büyümesine katkı sağlamakta. Ekonomideki öncü rolünü barış içinde birlikte kalkınma ve çevre politikası gibi alanlara yansıtmakta kararlı görünen ÇHC, 21. yüzyılın küresel önder gücü olmaya adaydır.mdi diplomatlar ve ekonomistler, bu ülkenin son 30-40 yıl içinde birkaç yüzyıllık rötarı kapatmış olduğu konusunda görüş birliğindeler.
Bu mucize nasıl gerçekleşti? Çin'in büyüme modeli aslında basitti: Dış talebe bağlı, katma değeri düşük sanayi üretimi. Bu yolla olağanüstü bir başarı elde edildi. ÇHC'nin gayrı safi yurtiçi hasılası (GSYİH), dünyanınkinin 1980'de %2'si kadarken, şu anda ABD'nin de önüne geçerek, %16,5'ine denk düşüyor. İhracatı, dünya toplam ihracatı içinde, 2001'de %4,3'ten 2016'da %13,8 oranına yükseldi. Gözlemciler, Çin'in zenginliğinin 2000-2015 arası 15 yılda 8,2 kat arttığını hesaplıyorlar.
Nitelik farklılaşması
Ülke, bu yöntemle yüz milyonlarca yurttaşını yoksulluktan kurtarmayı başardı. Ancak bu arada dışa dönük gelişme modeli zamanını doldurdu. Çin, artık gittikçe daha çok iç pazara yönelme aşamasında. Ücretler 20 yıldan beri yıllık %10-12 kadar artıyor. Kendi bünyesindeki ücret artışlarını göğüslemek için Çin, emek-yoğun sektörleri ücretlerin daha düşük olduğu Tayland, Filipinler, Vietnam, Malezya gibi komşu ülkelere kaydırıyor. Böylece bölgede yeni bir biçimlenme oluşuyor: "Merkez" ülkesi Çin ve onun "çevre" ülkeleri.
Çin, bundan böyle hizmet sektörüne ve sanayi sektöründe yüksek katma değerli üretime yönelmek istiyor ve bunu da başarıyor. Nitekim ekonomik büyümenin üçte ikisi hizmet sektörü kaynaklı. Ayrıca ekonomideki gidiş, uzmanların dediği üzere, Çin'i yakında dünyanın inovasyon fabrikası durumuna getirecek. Hükümetin finans politikası, emek-yoğun endüstriler gibi düşmekte olan alanların ve montaj fabrikalarının yerini bilgi girdisi yüksek ve teknoloji-yoğun üretimin alması sürecini teşvik ediyor. Nitekim son dönemde makine-alet üretimine yapılan yatırımlar sabit kalırken, robot ve dijital kumandalı makine üretimine yönelen yatırım %30'a yakın oranda artmıştır.
Pekin, hızlı kalkınma sürecinde yurttaşların tüketim eğilimine pek öncelik tanımamıştı. Şimdi iç pazara odaklanılarak, 1.370 milyon yurttaşın alım gücünün ve dolayısıyla da iç talebin artması sayesinde, gecikmiş gereksinimlerin doyuma ulaştırılması öncelikle ele alınıyor. Ekonominin, üretim yönünü iç piyasaya döndürerek yerli talebi doyurması amaçlanıyor. Aslında değişim, bir tür başkalaşım veya mutasyon kapsamında; Çin yönetimi, bunun için, Çin Komünist Partisi (ÇKP) öncülüğünde ve yön göstericiliğinde özel yatırımcıların dinamizmine güveniyor.
Aslında hane halkı harcamalarının GSYİH içindeki payı daha da büyümeye muhtaç; ancak bu arada yönetim, çağımızın beceriyle çözümlenmesi gereken önemli denklemini de göz ardı etmiyor: "Çevre ve iklim değişikliği sorunları ve gerçekten sürdürülebilir bir kalkınma". 2015 Paris Anlaşması ardından oluşan uluslararası gelişmeler ve ülkenin düşmeyen büyümesi, Çin'in söz konusu ikilemi başarıyla aşma yolunda bulunduğunu göstermektedir.
Küresel bakış
Çin'in yakın tarihi, bir bağımsızlaşma hareketi, kalkınmayı sağlayan reformlar ve Çin'in küresel güç olma süreçlerinin öyküsüdür. ÇKP 1921'de, ÇHC ise 1949'da kurulmuştu. 2017 sonlarında düzenlenen 19. ÇKP Kongresi, 2 adet yüzyıllık hedef saptadı: ÇKP'nin 100. yılı olan 2021 için orta refah toplumu ve etkin küresel oyunculuk; ÇHC'nin 100. yılı olan 2049 için tam refah toplumu ve küresel liderlik statüsü.
Çin halkına ruh veren kolektivist ulusçuluk, saptanmış bulunan bu hedefler doğrultusunda bir tür ulusal/iç dinamik oluşmasına elverecek ölçülerdedir. Ancak toplumsal çabaların gerçekleşmesi için ulus içi dinamiğin yanı sıra bir de elverişli dış dinamiğe gereksinim bulunduğu açıktır. Söz konusu dış dinamik, küresel yönelimin ve uluslararası konjonktürün uygun olması dolayısıyla şu an ÇHC'nin hedefleri doğrultusunda işlemektedir. 19. yüzyılda coğrafi olarak Atlantik Okyanusu'nda, Kuzey Amerika ile Avrupa arasında bir yerde bulunan dünya ekonomik ağırlık merkezinin, bu yüzyıl ortasında Asya'da, Çin ile Hindistan arasında bir noktaya kaymış olacağı biliniyor.
Bu yüzyıllık trend, küresel ekonomik faaliyetin hızla Asya'ya, Çin'e doğru yoğunlaşması eğilimini gösteriyor. Nitekim Xi Jinping önderliğindeki Çin, şimdiden dünyanın 2. büyük ekonomisi konumuna ulaşmıştır. Bu kalkınmanın temelinde piyasa ekonomisi ve sosyalist devlet yönelimi vardır. Öte yandan en büyük ekonomi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dünya lideri olma konumunu terk etmekte ve Donald Trump başkanlığında, başta Pasifik olmak üzere, dünyanın birçok bölgesinde Çin'in doldurduğu ve dolduracağı ekonomik alanlar açmaktadır. Dolayısıyla günümüz dünyasında, ÇHC'nin orta ve uzun dönemli hedeflerinin gerçekleşmesine uygun bir dış dinamik mevcuttur.
Büyümenin göstergeleri
Çin İstatistik Dairesi Başkanı Ning Jizhe, 2017 yılına ilişkin ekonomik verileri geçenlerde açıklarken bunların hepsini "beklenenden daha iyi" olarak niteledi. Ekonomik büyüme %6,9; 7 yıldır ilk kez bir önceki yılınkinden daha yüksek bir büyüme oranı. 13 milyon yeni istihdam olanağı yaratan bu büyümeye karşılık, tüketici enflasyon oranı bir önceki yıla oranla azalarak %1,6'da kalıyor. Öyle görünüyor ki, tüketici ekonominin sürükleyici gücü ve halkın hayat standardının yükselmesine yol açan bir talep yapısı var.
2017 yılı ekonomik performansı, yalnızca yılın başındaki "büyüme oranında düşüş" öngörülerini boşa çıkarmıyor; başarılı bir 2018 için de sağlam bir zemin oluşturuyor. Dış ticaret hacmi, 3 yıl aradan sonra, 2017'de %14,2 oranında artıyor. Ülkeye gelen dış yatırım, bir önceki yıla oranla %7,9'luk artışla 135 milyar dolarlık bir rekor kırıyor. Dolayısıyla, ülkeye giren yatırım tutarı, ilk kez 2017'de, ülkeden çıkan yatırım tutarını (120 milyar dolar) aşmış oluyor. Tümünü sayamayacağımız ekonomik göstergelerin hepsi olumlu olup "Çin'in hızla ve istikrarlı biçimde büyüdüğünü" gösteriyor.
Makroekonomik indikatörlerin yanı sıra bir de gözle görülen büyüme kanıtları var: Yapay zekada öncülük, robot üretimi, Çin Silicon Valley'i, elektrikli otomobil üretim ve kullanımında önderlik, uzay teknolojisinde gelişmeler ve bu arada ayın karanlık yüzüne iniş hazırlığı, örneğin Alman sanayi sektöründen 2017'de 15 milyar avroya yakın değerde şirket ve hisse devralımı; en çok patent, en çok gökdelen, en çok raylı ulaşım ve de her yeniliğin içindeki Baidu, Alibaba, Tencent, Xiaomi vb… Küresel ekonomi umudunu, Çin'de büyümenin hız kesmeyeceği beklentisine bağlıyor,
Bu ölçüde bir ekonomik büyümenin küresel bir etki alanı yaratması, kuşkusuz ki, kaçınılmazdı. Nitekim Çin, Afrika'nın en büyük yatırımcısı olma ve bu kıtada kültürel bir boyut edinmenin yanı sıra Latin Amerika'da da önemli bir ekonomik çekim gücü oluşturma yolunda. Öte yandan çağımızın İpek Yolu denen Kuşak ve Yol Girişimi, Çin büyümesinin uzantılarını Asya, Afrika ve Avrupa'nın bütününe taşımakta ve oralardan kendi büyümesine katkı sağlamakta. Ekonomideki öncü rolünü barış içinde birlikte kalkınma ve çevre politikası gibi alanlara yansıtmakta kararlı görünen ÇHC, 21. yüzyılın küresel önder gücü olmaya adaydır.safi yurtiçi hasılası (GSYİH), dünyanınkinin 1980'de %2'si kadarken, şu anda ABD'nin de önüne geçerek, %16,5'ine denk düşüyor. İhracatı, dünya toplam ihracatı içinde, 2001'de %4,3'ten 2016'da %13,8 oranına yükseldi. Gözlemciler, Çin'in zenginliğinin 2000-2015 arası 15 yılda 8,2 kat arttığını hesaplıyorlar.
Nitelik farklılaşması
Ülke, bu yöntemle yüz milyonlarca yurttaşını yoksulluktan kurtarmayı başardı. Ancak bu arada dışa dönük gelişme modeli zamanını doldurdu. Çin, artık gittikçe daha çok iç pazara yönelme aşamasında. Ücretler 20 yıldan beri yıllık %10-12 kadar artıyor. Kendi bünyesindeki ücret artışlarını göğüslemek için Çin, emek-yoğun sektörleri ücretlerin daha düşük olduğu Tayland, Filipinler, Vietnam, Malezya gibi komşu ülkelere kaydırıyor. Böylece bölgede yeni bir biçimlenme oluşuyor: "Merkez" ülkesi Çin ve onun "çevre" ülkeleri.
Çin, bundan böyle hizmet sektörüne ve sanayi sektöründe yüksek katma değerli üretime yönelmek istiyor ve bunu da başarıyor. Nitekim ekonomik büyümenin üçte ikisi hizmet sektörü kaynaklı. Ayrıca ekonomideki gidiş, uzmanların dediği üzere, Çin'i yakında dünyanın inovasyon fabrikası durumuna getirecek. Hükümetin finans politikası, emek-yoğun endüstriler gibi düşmekte olan alanların ve montaj fabrikalarının yerini bilgi girdisi yüksek ve teknoloji-yoğun üretimin alması sürecini teşvik ediyor. Nitekim son dönemde makine-alet üretimine yapılan yatırımlar sabit kalırken, robot ve dijital kumandalı makine üretimine yönelen yatırım %30'a yakın oranda artmıştır.
Pekin, hızlı kalkınma sürecinde yurttaşların tüketim eğilimine pek öncelik tanımamıştı. Şimdi iç pazara odaklanılarak, 1.370 milyon yurttaşın alım gücünün ve dolayısıyla da iç talebin artması sayesinde, gecikmiş gereksinimlerin doyuma ulaştırılması öncelikle ele alınıyor. Ekonominin, üretim yönünü iç piyasaya döndürerek yerli talebi doyurması amaçlanıyor. Aslında değişim, bir tür başkalaşım veya mutasyon kapsamında; Çin yönetimi, bunun için, Çin Komünist Partisi (ÇKP) öncülüğünde ve yön göstericiliğinde özel yatırımcıların dinamizmine güveniyor.
Aslında hane halkı harcamalarının GSYİH içindeki payı daha da büyümeye muhtaç; ancak bu arada yönetim, çağımızın beceriyle çözümlenmesi gereken önemli denklemini de göz ardı etmiyor: "Çevre ve iklim değişikliği sorunları ve gerçekten sürdürülebilir bir kalkınma". 2015 Paris Anlaşması ardından oluşan uluslararası gelişmeler ve ülkenin düşmeyen büyümesi, Çin'in söz konusu ikilemi başarıyla aşma yolunda bulunduğunu göstermektedir.
Küresel bakış
Çin'in yakın tarihi, bir bağımsızlaşma hareketi, kalkınmayı sağlayan reformlar ve Çin'in küresel güç olma süreçlerinin öyküsüdür. ÇKP 1921'de, ÇHC ise 1949'da kurulmuştu. 2017 sonlarında düzenlenen 19. ÇKP Kongresi, 2 adet yüzyıllık hedef saptadı: ÇKP'nin 100. yılı olan 2021 için orta refah toplumu ve etkin küresel oyunculuk; ÇHC'nin 100. yılı olan 2049 için tam refah toplumu ve küresel liderlik statüsü.
Çin halkına ruh veren kolektivist ulusçuluk, saptanmış bulunan bu hedefler doğrultusunda bir tür ulusal/iç dinamik oluşmasına elverecek ölçülerdedir. Ancak toplumsal çabaların gerçekleşmesi için ulus içi dinamiğin yanı sıra bir de elverişli dış dinamiğe gereksinim bulunduğu açıktır. Söz konusu dış dinamik, küresel yönelimin ve uluslararası konjonktürün uygun olması dolayısıyla şu an ÇHC'nin hedefleri doğrultusunda işlemektedir. 19. yüzyılda coğrafi olarak Atlantik Okyanusu'nda, Kuzey Amerika ile Avrupa arasında bir yerde bulunan dünya ekonomik ağırlık merkezinin, bu yüzyıl ortasında Asya'da, Çin ile Hindistan arasında bir noktaya kaymış olacağı biliniyor.
Bu yüzyıllık trend, küresel ekonomik faaliyetin hızla Asya'ya, Çin'e doğru yoğunlaşması eğilimini gösteriyor. Nitekim Xi Jinping önderliğindeki Çin, şimdiden dünyanın 2. büyük ekonomisi konumuna ulaşmıştır. Bu kalkınmanın temelinde piyasa ekonomisi ve sosyalist devlet yönelimi vardır. Öte yandan en büyük ekonomi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dünya lideri olma konumunu terk etmekte ve Donald Trump başkanlığında, başta Pasifik olmak üzere, dünyanın birçok bölgesinde Çin'in doldurduğu ve dolduracağı ekonomik alanlar açmaktadır. Dolayısıyla günümüz dünyasında, ÇHC'nin orta ve uzun dönemli hedeflerinin gerçekleşmesine uygun bir dış dinamik mevcuttur.
Büyümenin göstergeleri
Çin İstatistik Dairesi Başkanı Ning Jizhe, 2017 yılına ilişkin ekonomik verileri geçenlerde açıklarken bunların hepsini "beklenenden daha iyi" olarak niteledi. Ekonomik büyüme %6,9; 7 yıldır ilk kez bir önceki yılınkinden daha yüksek bir büyüme oranı. 13 milyon yeni istihdam olanağı yaratan bu büyümeye karşılık, tüketici enflasyon oranı bir önceki yıla oranla azalarak %1,6'da kalıyor. Öyle görünüyor ki, tüketici ekonominin sürükleyici gücü ve halkın hayat standardının yükselmesine yol açan bir talep yapısı var.
2017 yılı ekonomik performansı, yalnızca yılın başındaki "büyüme oranında düşüş" öngörülerini boşa çıkarmıyor; başarılı bir 2018 için de sağlam bir zemin oluşturuyor. Dış ticaret hacmi, 3 yıl aradan sonra, 2017'de %14,2 oranında artıyor. Ülkeye gelen dış yatırım, bir önceki yıla oranla %7,9'luk artışla 135 milyar dolarlık bir rekor kırıyor. Dolayısıyla, ülkeye giren yatırım tutarı, ilk kez 2017'de, ülkeden çıkan yatırım tutarını (120 milyar dolar) aşmış oluyor. Tümünü sayamayacağımız ekonomik göstergelerin hepsi olumlu olup "Çin'in hızla ve istikrarlı biçimde büyüdüğünü" gösteriyor.
Makroekonomik indikatörlerin yanı sıra bir de gözle görülen büyüme kanıtları var: Yapay zekada öncülük, robot üretimi, Çin Silicon Valley'i, elektrikli otomobil üretim ve kullanımında önderlik, uzay teknolojisinde gelişmeler ve bu arada ayın karanlık yüzüne iniş hazırlığı, örneğin Alman sanayi sektöründen 2017'de 15 milyar avroya yakın değerde şirket ve hisse devralımı; en çok patent, en çok gökdelen, en çok raylı ulaşım ve de her yeniliğin içindeki Baidu, Alibaba, Tencent, Xiaomi vb… Küresel ekonomi umudunu, Çin'de büyümenin hız kesmeyeceği beklentisine bağlıyor,
Bu ölçüde bir ekonomik büyümenin küresel bir etki alanı yaratması, kuşkusuz ki, kaçınılmazdı. Nitekim Çin, Afrika'nın en büyük yatırımcısı olma ve bu kıtada kültürel bir boyut edinmenin yanı sıra Latin Amerika'da da önemli bir ekonomik çekim gücü oluşturma yolunda. Öte yandan çağımızın İpek Yolu denen Kuşak ve Yol Girişimi, Çin büyümesinin uzantılarını Asya, Afrika ve Avrupa'nın bütününe taşımakta ve oralardan kendi büyümesine katkı sağlamakta. Ekonomideki öncü rolünü barış içinde birlikte kalkınma ve çevre politikası gibi alanlara yansıtmakta kararlı görünen ÇHC, 21. yüzyılın küresel önder gücü olmaya adaydır.